‘‘İkiz krizler’’ olarak tarif edilen iklim ve biyoçeşitlilik krizleri aciliyet kazanıyor, çevre kirliliği git gide daha görünür hale geliyor. “Çevre” tüm dünya için göz ardı edilen bir konu olmaktan çıktı ve gündemin en üst sıralarında yerini aldı.
Bu durum, çevreye zararlı faaliyetlerden sorumlu tutulmanın bedelini de artırdı: Olumsuz imaja sahip şirketler, tüketiciler tarafından cezalandırılma veya güçlendirilen çevre mevzuatları nedeniyle ilave maliyetlere katlanma riskleri taşımaya başladı. Hükümetler ve devletler ise hem uluslararası imajları için hem de bazı yeşil finansman olanaklarına erişebilmek amacıyla ‘’yeşil’’ görünmeye önem verir hale geldi. Ancak gerçekten daha yeşil olmak için çabalamak ve yeşil görünmek, birbirinden hayli farklı ve bu ayrım, ‘‘yeşil aklama’’ kavramının da kalbinde yer alıyor.